Translate

13 Aralık 2013 Cuma

Küpeden yaka iğnesi/saç aksesuarı yapmak




Merhaba,

En sevdiğim şeylerden biri de elimde olan ama bir sebeple kullanamadığım şeyleri dönüştürmek, değerlendirmek. Eğer atamayacak kadar seviyorsanız, hikayesine saygı duymak zorundasınız.

Retro tutkumdan dolayı, nerede klipsli küpe görsem hemen alırım. Bunu da yaklaşık 3 yıl önce görüp almıştım. Ama taktığımda kulaklarımı acıttığından bir türlü kullanamadım.

Ben de "çok kullanışlı" bir aksesuara dönüştürmeye karar verdim.

Altın ve incinin birleşimine her zaman bayılmışımdır. Sanırım çocukken, teyzemin o hayran olduğum inci kolyelerine sahip olamayışımdan kaynaklanır. :) O sebeple bu altın rengi küpeleri dönüştürürken inci kullanmak istedim.



Bu aksesuarı, benim için modası henüz geçmemiş olan yaka iğnesi olarak kullanabilirsiniz.


Ya da son zamanlarda çok beğendiğim "saç aksesuarı" olarak da kullanabilmek mümkün.



Ben iki türlü de çok beğendim.

İlk fırsatta kullanacağım.

Sevgiler.






11 Aralık 2013 Çarşamba

YENİ YIL YAKALIĞI...

İlk olarak en yeni ürünümü paylaşmak istedim.

Yeni yıl yaklaşıyor. Ben de ilk önce kendime bir hediye yapmak istedim.

Dün gece yine içimde bir dürtü. Malzemeler beni çağırıyor anlayacağınız. Ben de kıramadım. Çok beğenerek aldığım ama bir türlü kullanmaya kıyamadığım düğmeler, nihayet nerede olmak istediklerine karar vermişlerdi. 

Çam ağacı düğmesi Favourite Findings'ten...

İşte yeni yılbaşı yakalığım...





Çok mutlu değiller mi? :)

Merhaba,



Ben, ruhu yanlışlıkla İngilizce öğretmeni bedeninde sıkışmış bir kraftkoliğim.

El işlerini sevme yolculuğum çocukluğumda başlıyor. 90larda Karadeniz'in küçük bir kasabasında büyümekte olan bir çocuk kendine dair ne keşfedebilir? 

Yani henüz her evde bilgisayarın olmadığı ve telefonların hala çevirmeli olduğu, numaraları da büyük sarı kitaptan bulduğumuz yıllar.. 

Dedem terziydi. Hayatta en büyük zevklerimden biri ablamla birlikte dedemle annemin bir şeyler dikmesini izlemekti. Dedem dikiş makinasını kullanmadığı zamanlarda bebeklerime elbise dikmeye çalışırdım. Ta ki bir gün dikiş makinasının iğnesini elime batırıp sessiz sessiz ağladığım güne kadar. Sanıyorum bu elim hadiseden sonra kendimi daha zararsız bir uğraş olan örgüye verdim. Bu defa anneannemden yardım aldım. 

Şeker Kız Candy izleyip Anthony'ye aşık olduğumuz o yıllarda, sıfırdan bir şeyler üretmek dünyanın en tatlı oyunuydu.
       
Hem fikren, hem madden üretmek, bu yüzden her zaman en büyük keyif aldığım şeylerden biri oldu hayatta. Yıllar sonra dikişle barışmam, mağazalara küsmeme sebep oldu. Sanırım gerekli koşullar yerine geldiğinde sıfırdan bir gezegen bile yapabileceğimi düşünüyorum. :)

Bu blogu, deneyimlerimin hikayesi olarak görüyor ve elimden geldiğince başkalarıyla paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. 

Herkese sevgiler...